Oksidatif stresin hücre DNA’sına zarar verip kansere yol açabileceğini yazının başında işledik. Burada ayrıntılara değinmek istiyorum.
Öncelikle kanser hücrelerinin oluşması ile başlayalım. Güçlü bir antioksidan olan glutatyon seviyelerinin artışı yeni kanser hücrelerinin oluşmasını engelleyebilir. Hatta yapılan araştırmalar ağız ve gırtlak kanseri sıklığının ile hücre içi glutatyon seviyesi ters orantılı olduğunu gösteriyor. Yeteri kadar araştırma yapılırsa diğer kanserler içinde benzer verilerin elde edileceğini düşünmekteyim.
Kanser tedavisinde de glutatyonun etkisi var. Çünkü kemoterapi gibi beden için yıkıcı etkiye sahip tedavilerde koruyucu mekanizmalara ihtiyacımız var. Yapılan araştırmalar glutatyon kemoterapinin zararlı etkisinin azaltabileceğini ve tedaviye destek olabileceğini göstermekte
Burada glutatyonun peşinden körü körüne gitmenizi istemiyorum. Çünkü kansere yol açan oksidatif stres aynı zamanda kanserli hücrelerin öldürülmesine de yardım eder.
Dolayısıyla dengeyi sağlayamazsanız kanseri önlemek veya tedaviye destek olmak isterken kendinize zarar verebilirsiniz. Bu sebeple konuyla ilgili detaylı değerlendirme çok önemli.
Ben klinikte hastalarımı glutatyon öncesinde kendi hazırladığım protokol ile değerlendirip hücre içi rezervleri, dönüşümü değerlendiriyorum. Tavsiyem sizinde glutatyon almadan benzer bir değerlendirmeyi hekim kontrolünde yaptırmanız.